ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMA KASTIYLA MEVCUDU EKSİLTME SUÇU

Takip Hukuku, borçlunun malvarlığı üzerinde gerçekleştirilmekle kural olarak borçlunun şahsı üzerinde herhangi bir cebir uygulanmamaktadır.Ancak İcra İflas Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda özellikle takip prosedürünün sağlıklı yürütülmesi, borçlunun veya üçüncü kişilerin kötü niyetli davranışlarının önüne geçebilmek için zorunlu olarak bazı suçlar düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu 331.Maddesi ve devamında bu suç türleri ve diğer düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan biri de Alacaklısını Zarara Uğratma Kastıyla Mevcudunu Eksiltme Suçu olup İİK 331. Maddesinde düzenlenmiştir.

Suçun Maddi Unsurları

1) Alacaklının malvarlığında bulunan değerleri eksiltmesi gerekmektedir. Bu eksiltme malın;

  • Telef edilmesi
  • Kıymetten düşürülmesi
  • Hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirilmesi
  • Asıl olmayan borçlar ikrar edilmesi

yoluyla yapılmalıdır.

2)Mevcudu eksiltme eylemleri borçlu hakkında haciz yolu ile takip talebinden;konkordato mühletitalebinden; iflâsın ertelenmesi süresinden  sonra veya haciz yolu ile takip talebinden; konkordato mühleti talebinden; iflâsın ertelenmesi süresinden  talepten önceki iki yıl içinde  gerçekleştirilmelidir.

Madde metninde taşınmaz rehnine ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmış olup buna göre taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinin de bu suçu oluşturacağı belirtilmiştir.

Suçun Manevi Unsuru: Özel Kast

Kanun koyucu mevcudu eksiltme suçu için genel kastı yeterli bulmamış ve borçlunun “alacaklısını zarara uğratma” özel kastı ile hareket etmesini suç olarak düzenlemiştir.

Ancak burada belirtmek gerekir ki yapılan eylem her ne kadar alacaklıya zarar vermek amacıyla yapılmış olsa da, alacaklı bundan zarar görmemişse suç oluşmaz.

Şikayet Hakkı ve Süresi

Borçlu aleyhine aciz belgesi almış veya alacağını alamadığını ispat eden alacaklının şikayet hakkı vardır.

Şikayet hakkı için İİK 347. Maddesinde hak düşürücü süre öngörülmüştür. Buna göre yukarıdaki şartları sağlayan alacaklının şikayet hakkı, borçlunun malvarlığını eksilttiği fiilin öğrendiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.

Şikayetin Nasıl Yapılacağı, Yetkili ve Görevli Mahkeme

Şikayetçi dilekçe ile veya sözlü olarak icra mahkemesine başvurarak şikayetini belirtir. Bu suç açısından görevli mahkeme İcra Ceza Mahkemesi iken yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yer İcra Ceza Mahkemesidir.

Ceza Yargılamasının Nasıl Yapılacağı

Şikayet kendisine ulaşan mahkemece duruşma günü tayin edilir ve sanığa celpname gönderir. Ayrıca varsa bildirilen tanıklara davetiye gönderilir.

Şikayetçi ve sanık bildirilen günde duruşmaya gelmek veya vekil göndermek zorundadır. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde tarafların bizzat duruşmaya gelmesini emredebilir.

Sanık başka yerde bulunuyorsa istinabe yoluyla ifadesi alınır. Eğer sanık gelmiyorsa hakkında zorla getirme kararı çıkarılabilir. Buna rağmen gelmediği takdirde yargılama yokluğunda yapılabilir.

Şikayetçi gelmez ve aynı zamanda duruşmada da vekil ile temsil edilmezse şikayet hakkı düşer.

Fiillerin aynı zamanda TCK’da düzenlenen bir başka suçuoluşturması halinde birleştirme yapılmaz.

İİK 346/2  “İcra mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez.”

Yargılama Sonucunda Verilebilecek Cezalar

Yargılama neticesinde eğer sanığın bu suçu işlediğine kanaat getirilirse

* Altı aydan üç yıla kadar hapis ve *Bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Madde metninde taşınmaz rehnine ilişkin getirilen özel düzenlemeye göre taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır

ŞikayettenVazgeçme Ve Borcun Ödenmesinin Yargılamaya Etkisi

İİK 354. Maddesine göre eğer şikayet hakkı olan kişi şikayetinden vazgeçerse ya da borcun ödendiği sabit olursa dava diğer bütün neticeleri ile düşer.

Bu hallerde mahkeme düşme kararı verecektir. Eğer infaz aşamasında bu durum gerçekleşirse infaz derhal duracaktır.

Alacaklısını Zarara Uğratma Kastıyla Mevcudu Eksiltme Suçu Ceza ve Dava Zamanaşımı

İcra İflas Kanunu’nda düzenlenen suçlar için dava zamanaşımı özel olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle TCK da yer alan zamanaşımı bu suç türü için de uygulanacaktır. Buradan çıkarımla TCK 66. Maddesi uyarınca dava zamanaşımı 8 yıl iken, ceza zamanaşımı İİK 354. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre 2 yıldır. Ancak belirtmek gerekir ki dava zamanaşımı değerlendirilirken fiil tarihinden itibaren 1 yıl içinde şikayet hakkının düştüğü dikkate alınmalıdır.

Bu Suç Türünde Uzlaşma Mümkün Mü?

Uzlaştırma kurumu Ceza Muhakemeleri Kanunu 253. Maddesinde düzenlenmiş olup uzlaştırmaya tabi suçlardan biri de takibi şikayet bağlı suçlardır. Söz konusu maddede yer alan, takibi şikayete bağlı olsa bile etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçların uzlaştırma kapsamı dışında kaldığına ilişkin madde metninde değişiklik yapılmıştır. Buna göre takibi şikayetebağlı suçlardan etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiş olan suçlarda da uzlaştırma mümkündür. Bu değişiklik ile İcra İflas Kanunu’nda yer alan icra suçları da uzlaştırma kapsamına girmiş olmaktadır. Ancak Haziran 2019 tarihli Yargıtay 12.Hukuk Dairesi kararında icra suçlarında uzlaştırma kurumunun uygulanmasına gerek olmadığına hükmetmiştir.

“Uzlaşma kurumu, 5271 Sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 253. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendinde “soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar” da şüpheli ve mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunacağı belirtilmiştir. İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçta cezalandırma şartı olarak alacaklının şikayeti aranmıştır. Aynı kanunun “ davanın ve cezanın düşmesi” başlıklı 354. maddesinde ise “ Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleri ile beraber ceza düşer.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 354. maddesi amir hükmünün uzlaşmayı kendi içerisinde barındırması dikkate alındığında, uzlaştırmaya ilişkin hükümlerin İİK’da düzenlenen suçlar açısından uygulanmasına gerek bulunmadığının anlaşılması karşısında,

Dairemizin 12/03/2019 tarih ve 2019/1709 Esas, 2019/4184 Sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMA KASTIYLA  MEVCUDU EKSİLTME SUÇU

***MÜŞTEKİNİN ŞİKAYET HAKKI SÜRELİDİR ***

“…Sanığın üzerine atılı “Alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup, şikayetçinin 11/10/2010 tarihli şikayet dilekçesinde sanığın suça konu büyükbaş hayvanları 15/09/2009 tarihinde sattığına yönelik beyanı ile 01/10/2010 tarihli haciz tutanağında sanığın aynı hayvanları önceden elinden çıkardığına yönelik beyanı nazara alındığında, suç tarihinin 15/09/2009 olduğu anlaşıldığından, şikayetçi vekilinin İİK’nun 347. maddesinde düzenlenen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süreler geçtikten sonra 11/10/2010 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi

Kanuna aykırı ve sanık müdafii ile şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA…”

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİE. 2018/7760 K. 2019/523 T. 21.1.2019

***SİKAYETİN SÜRESİNDE YAPILMAMASI HALİNDE BERAAT KARARI VERİLMEYİP DÜŞME KARARI VERİLMESİ GEREKTİĞİ ***

“…Sanıkların üzerlerine atılı “alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup; şikayete dayanak olan Eskişehir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2013/9289 Esas sayılı icra takip dosyasından gönderilen talimat üzerine Kütahya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/347 Talimat sayılı dosyasından 25/06/2014 tarihinde hacze gidildiği aracın parçalanmış olması nedeniyle kıymet takdiri yapılamadığının tutanağa yazıldığı ve 02/07/2014 tarihinde bu kez bilirkişi ile kıymet takdiri için aracın bulunduğu otoparka gidildiği dosya kapsamından görülmekle fiilin en geç 02/07/2014 tarihinde öğrenildiğinin kabulünün gerektiği ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 347. maddesinde düzenlenen “şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü karşısında, şikayetçi vekilince İİK’nın 347. maddesinde düzenlenen üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 10/10/2014 tarihinde şikayette bulunulması nedeniyle, mahkemece şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA…”

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2016/9498 K. 2018/13007 T. 10.12.2018

***HACİZ TUTANAĞINDA MALIN YOK EİDLDİĞİNİN YAZILMASI VE ARDINDAN İŞ BU DOSYADA TALEPTE BULUNAN VEKİLİN EN GEÇ BU TALEP TARİHİNDE SUÇU OLUŞTURAN FİLLERİ ÖĞRENMİŞ SAYILACAĞI***

“…Sanığın üzerine atılı “Alacaklıyı zarar uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup; Ankara 18. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2013/221 Talimat numaralı dosyasından 28/12/2013 tarihinde yapılan haciz işleminde araçtaki parçaların eksiltildiğinin tutanak altına alındığı, şikayet esas olan Eskişehir 8. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2013/7653 Esas sayılı icra takip dosyasında şikayetçi vekilinin UYAP aracılığıyla aracın kıymet takdirinin yapılmasına ve haczine yönelik talebinin 09/01/2014 tarihinde kabul edildiği ve araçtaki eksikliklerin en geç bu tarihte öğrenildiğinin anlaşılması, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 347. maddesinde düzenlenen “şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü karşısında, şikayetçi vekilince İİK’nın 347. maddesinde düzenlenen üç aylık hak düşürücü süreden sonra 05/05/2014 tarihinde şikayette bulunulması nedeniyle, mahkemece sanık hakkında şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekili ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA…”

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2016/5609 K. 2018/9247 T. 24.9.2018

“…Sanığın üzerine atılı “alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup borçlu tarafından söküldüğü iddia edilen … Plakalı aracın 17/01/2013 tarihinde Adana 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/35 Tal. Sayılı dosyası üzerinden gidilen haciz ve kıymet takdiri işlemleri sırasında parçalarının sökülmüş hâlde bulunduğu ve bu durumdan şikâyetçi vekilinin en geç 29/01/2013 tarihinde dosyada açtığı talep kapsamında haberdar olduğu icra dosyası içeriğinden anlaşılmakla 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 347. maddesinde düzenlenen “şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü karşısında şikâyetçi vekilinin suça konu olayda bir yıllık süre geçtikten sonra 11.11.2014 tarihinde şikâyette bulunması sebebiyle şikayet hakkının düşürülmesi yerine sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve şikâyetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA,

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2017/6149 K. 2018/5078 T. 25.4.2018

***ŞİKAYET OLUNAN ASIL BORÇLUYA DEĞİL DE BORÇLU VEKİLİNE İCRA EMRİ TEBLİGATININ, CEZAİ SORUMLULUK BAKIMINDAN HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAYACAĞI***

İcra emirlerinin borçlunun vekiline tebliğ edildiği anlaşılmakla, ilamlı icra takibinde hukuki sonuç doğurması bakımından ilamda yazan borçlu vekiline tebligat yapılması yasal ise de ceza hukuku bakımından cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak, şikayet olunan asıl borçluya değil de borçlu vekiline icra emri tebligatının, cezai sorumluluk bakımından hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi gerekirken eksik kovuşturma neticesinde sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair delil bulunmadığından beraatlerine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olmakla eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2018/1702 K. 2018/7324 T. 18.6.2018

***AYNI ŞİKAYETÇİ TARAFINDAN FARKLI İCRA TAKİP DOSYALARI ESAS ALINARAK, AYNI FİİL SEBEBİYLE ŞİKAYETÇİ OLUNMASI HALİNDE TEK CEZAYA HÜKMEDİLMESİ GEREKECEĞİ***

“…Alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek suçunda aynı şikayetçi tarafından farklı icra takip dosyaları esas alınarak aynı fiil sebebiyle şikayetçi olunması halinde fiil tek suç oluşturacağından davaların birleştirilmesi ve suçun sübutu halinde tek cezaya hükmedilmesi gerekeceğinden, sanıklar hakkında İzmir 11. İcra Ceza Mahkemesi’nin tarafları aynı olan 2014/454 Esas, 2014/711 Karar sayılı dava dosyasında verilen ve temyiz edilmeden kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunması karşısında bu dosyanın getirtilerek incelenmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…”

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2016/10907 K. 2018/4211 T. 9.4.2018

***ŞİKAYETİN İCRA CEZA MAHKEMELERİ YERİNE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA YAPILMASININ ŞİKAYET HAKKINA ETKİSİ ***

“…Sanığa isnat olunan “alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçu İİK’nın 331. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş, aynı maddenin son fıkrasında da bu suçların alacaklının şikayeti üzerine takip olunacağı düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 Sayılı Kanun’un 18. maddesiyle değişik İİK’nın 346. maddesinin üçüncü fıkrasında bu babta yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesinde bakılacağına dair düzenleme ile muhakeme usulünün düzenlendiği, İİK’nın 349. maddesinin birinci fıkrasında da şikayetin dilekçeyle veya şifahi beyanla icra mahkemesine yapılacağının hüküm altına alındığı göz önünde bulundurulduğunda, anılan suçlardan dolayı icra mahkemesine verilecek dilekçeyle veya şifahi beyanla davanın açılmasının gerektiği, merciide hata sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvurunun ilgilinin hak kaybına yol açmaması gerektiğinin kabulüyle; mahkeme tarafından davanın esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,..”

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2016/11857 K. 2018/1023 T. 7.2.2018

***EYLEMİN ŞİKAYETÇİNİN ZİLYETLİĞİNE GEÇTİKTEN SONRA YAPILMASI NEDENİYLE ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTIYLE MEVCUDU EKSİLTMEK SUÇUNUN UNSURLARININ OLUŞMADIĞI***

Kıymet takdiri tutanağında şikayet dilekçesi içeriğinde belirtilen taşınmazdan sökülen parçaların mevcut olduğu ve taşınmazın bu hali ile ihaleye çıkarılıp şikayetçi alacaklı tarafından satın alındığı, eylemin şikayetçinin zilyetliğine geçtikten sonra yapıldığı ve TCK’nın 141-147. maddelerinde yaptırıma bağlanan “hırsızlık suçunun” oluşabileceği anlaşılmakla, anılan suç sebebiyle gereğinin takdiri için Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulması gerekirken unsurları oluşmayan alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudu eksiltmek suçundan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2015/20393 K. 2017/7895 T. 10.10.2017

***ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTIYLA MEVCUDU EKSİLTMEK SUÇLARINDA SUÇUN OLUŞUMU İÇİN ACİZ BELGESİ ALINMASI ZORUNLU DEĞİLDİR***

“…Alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek suçlarında suçun oluşumu için aciz belgesi alınması zorunlu olmayıp, alacaklının alacağını tahsil edemediğini ispatlamasının yeterli olacağı, 2.3.2009 tarihinde haciz için borçlu sanığın gidilen evinde hacze kabil malı olmadığının tespit edilmekle alacağın tahsil edilemediğinin ispatlandığı gözetilerek, borçlu sanık hakkında başlatılan icra takibinde 12.8.2008 tarihinde sanığa usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleşmesinden sonra, sanığın 15.10.2008 tarihinde ölen babasından kalan taşınmazlar üzerindeki hisselerini kardeşi olan diğer sanığa sattığı, fakat sözkonusu tasarrufun iptaline karar verilmekle hükmün temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği dikkate alınarak, suç kastının tespiti için sanığın kardeşi olan diğer sanıktan ne kadar borç para aldığı, sanığın sözkonusu taşınmazlar üzerindeki hisselerinin toplam değerinin ne kadar olduğu ve devrettiği hisselerinin değerinin borcunu karşılayıp karşılamadığı hususları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,…”

***SANIĞIN HACİZ SIRASINDA KASADA BULUNAN BAŞKASINDAN ALACAKLI OLDUĞU SENETLERİ YIRTMASI EYLEMİ***

“…Sanığın haciz sırasında kasada bulunan başkasından alacaklı olduğu senetleri yırtması hususunda savunması alınmadan ve yırtılan senetlerin nerede olduğu sorularak, bu senetlerle ilgili araştırma yaptırılmadan eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA,…”

***TOPRAK ALINARAK BÜYÜK ÇUKURLAR OLUŞTURULMASI SURETİYLE TAŞINMAZIN TARLA VASFININ BOZULMASI EYLEMİNİN ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMAK KASTIYLA MEVCUDUNU EKSİLTMEK SUÇUNU OLUŞTURABİLECEĞİ***

“…Katılanın alacağına karşılık olarak sanık N.’ ten senet aldığı, sanık R.’ nin ise kefil olduğu ayrıca sanık N. adına kayıtlı taşınmaz üzerinde 13.11.2009 tarihinde katılan lehine ipotek kurulduğu, borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatılarak 07.01.2010 tarihinde taşınmaza ihtiyati haciz konduğu, 29.07.2010 tarihinde fiili haciz için gidildiğinde, taşınmazdan toprak alınması nedeniyle büyük çukurlar oluştuğu ve taşınmazın tarla vasfını yitirdiğinin tespit edildiği, haczedilen taşınmazın daha sonra 30.09.2011 tarihinde açık artırmada katılan tarafından satın alındığı olayda; iddianamede sanıkların fiili haciz işleminin yapıldığı 29.07.2010 tarihinden önce taşınmazın toprağını satarak ipotek alacaklısının zararına neden olduklarının iddia olunması, mahkemece de oluşun bu şekilde kabul edilmesi karşısında; söz konusu taşınmazdan katılana tesliminden önce toprak alınması şeklinde gerçekleştiği iddia olunan eylemin hırsızlık suçunu oluşturmadığı ancak İcra İflas Kanunu’nun 331. maddesinde düzenlenen alacaklısını zarara uğratmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçunu oluşturabileceği, bu suçla ilgili davaya bakmanın ve delilleri değerlendirmenin aynı Kanun’un 346. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinin görevi kapsamında olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”

YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ E. 2014/16616 K. 2014/15086 T. 29.5.2014

***İCRA MAHKEMESİNE SUNULAN ŞİKAYET  DİLEKÇESİNDE ŞÜPHELİLERİN KİMLİĞİNE İLİŞKİN AÇIKLIK BULUNUP BULUNMAMASI ***

Müşteki vekili tarafından, yerel mahkemeye sunulan 18.07.2008 tarihli şikâyet dilekçesinin başlık kısmında şüphelilerin isimleri yazılmamış, ancak yerine “Trabzon Foşa Fındık Gıda San. Nak ve Tic. Ltd. Şti.ni temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişiler” ibaresi yazılmış, dilekçenin içeriğinde şüphelilere atılı eylemler isimleri de belirtilmek suretiyle açıklanmış, şüphelilerin müşteki bankadan kullandıkları kredilere karşılık imzaladıkları taahhütnamelerin miktar ve tarihleri belirtilmiş, bununla da yetinilmeyerek şüphelilerin anılanlimited şirketin %50′ şer oranda ortakları ve 15 yıl süre ile tek başlarına ve birlikte temsile yetkili müdürleri olduğunu gösteren ticaret sicil gazetesinin fotokopisi de eklenmiştir.

Bu durum karşısında, şikâyet dilekçesinden şüphelilerin kimlikleri hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşıldığından, dilekçede şüphelilerin isimlerinin bulunmadığını söylemek olanaklı değildir. Dilekçenin başlık kısmına şüphelilerin isimlerinin yazılmaması bir eksiklik ise de, yukarıda açıklanan şekilde dilekçenin içeriğiyle bu eksiklik giderilmiştir.

Bu itibarla, isabetsiz olan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2010/16-114 K. 2010/154

22.6.2010

***ALACAKLISINI ZARARA UĞRATMA KASTIYLA MEVCUDU EKSİLTME SUÇUNDA UZLAŞMA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINA GEREK OLMADIĞI ***

“Uzlaşma kurumu, 5271 Sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 253. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendinde “soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar” da şüpheli ve mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunacağı belirtilmiştir. İİK’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçta cezalandırma şartı olarak alacaklının şikayeti aranmıştır. Aynı kanunun “ davanın ve cezanın düşmesi” başlıklı 354. maddesinde ise “ Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleri ile beraber ceza düşer.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 354. maddesi amir hükmünün uzlaşmayı kendi içerisinde barındırması dikkate alındığında, uzlaştırmaya ilişkin hükümlerin İİK’da düzenlenen suçlar açısından uygulanmasına gerek bulunmadığının anlaşılması karşısında,

Dairemizin 12/03/2019 tarih ve 2019/1709 Esas, 2019/4184 Sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE

T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2019/6822 K. 2019/10578 T. 19.6.2019


Avukat Asilcan Tuzcu Hukuk Bürosu

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Asilcan Tuzcu’ya aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Soru ve Yorumlar İçin Uyarı

Hukuki sorunlara dair her türlü görüş, yorum ve sorularınız bize iletmek için tıklayın.