Tanımı :

Zina Türk Hukuk Lügatında evli bir şahsın, eşinden başkasıyla cinsi münasebetlerde bulunması olarak tanımlanmaktadır. Zina evrensel bir boşanma sebebi olup evlilik birliğine karşı yapılmış en büyük hakaret ve sadakatsizliktir. Bu nedenle de her devrin boşanma sebebi olarak sayılmıştır.

Katalolik  Kilisesi Hukukunda sonsuz evlilik bağı gevşetilerek “ebedi” ayrılık sebebi sayılmışken Kuran’a göre insanlığı toplum ve birey olarak dejenere eden bir illettir.

Medeni Hukukta zina evli kişinin eşi dışında karşı cinsten birisi ile isteyerek gerçekleştirdiği cinsel ilişki iken İslam Hukukunda zina evlilik dışında yaşanan her türlü cinsel ilişki olarak tanımlanmaktadır.

Mutlak Boşanma Nedeni Olan Zina

Medeni Kanunda evlilik birliğinin temelden sarsılması halk dilinde “şiddetli geçimsizlik” sebebi dışında özel boşanma sebepleri sayılmıştır. Bunlar, Zina, Hayata Kast Pek Kötü ve Onur Kırıcı Davranış, Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme, Terk, Akıl Hastalığıdır. Bu özel boşanma sebeplerinden bazıları mutlak boşanma sebebi olarak sayılmıştır. Mutlak boşanma sebebi kavramından anlaşılması gereken bu sebebin varlığının ispatlanması halinde başka araştırmaya gerek olmadan tarafın boşanma isteğinin kabul edileceğidir. Yani burada boşanma sebebinin evliliğin devamına etkisi incelenmeyecektir. Zina da mutlak bir boşanma sebebi olup zinanın varlığı halinde diğer eşin boşanma talebi kabul edilecektir.

Zina Sebebine Dayalı Boşanmanın Koşulları

=>Hukuken Geçerli Bir Evlilik Olmalıdır.

=>Cinsel İlişki Kurulmalıdır. Ancak bunun her olayda mutlak ispatı gerekmez. Otelde aynı odada gecelemek, yalnız olarak aynı evde gecelemek de zina için yeterlidir.

*Tek bir sefer gerçekleşen cinsel ilişki zina için yeterlidir.

*Cinsel birleşmenin tam sağlanamamış olması da zina için yeterlidir.

*İktidarsızlık, cinsel soğukluk veya kadının rahminin bulunmaması gibi sebepler zinayı meşrulaştıramayacağından bu hallerde de zina kabul edilir.

=>Cinsel İlişki İsteyerek Gerçekleşmelidir. Bu nedenle kendini bilemeyecek kadar sarhoşlukta, ağır uyku halinde, ciddi tehdit altında  ve tecavüzde iradeden bahsedilmeyeceğinden zina için gerekli koşul oluşmadığı kabul edilir.

Zinaya Dayalı Boşanma Davası Açma Hakkı

Medeni Kanun’un zinayı düzenleyen 161. Maddesine göre eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir.

Dava açma hakkı için süre ve af olmak üzere iki sınırlama getirilmiştir. Buna göre zinaya dayalı boşanma davası açmaya hakkı olan eş eğer affederse dava hakkı kalmamaktadır. İkinci olarak da zina eyleminin öğrenilmesinden itibaren 6 ayda dava açmayan eşin dava açma hakkı kalmamaktadır. Zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmesi halinde ise aldatılan eşin bunu öğrenip öğrenmemesi dikkate alınmadan dava hakkı sona ermektedir.

Dikkat etmek gerekir ki bu halde boşanma davası açma hakkı yalnızca zina sebebine dayanacaksa ortadan kalmış olmaktadır. Yoksa eşin yıllar önce aldatıldığını dava hakkı düştükten sonra öğrenmesi ve bu sebeple artık evliliğin çekilmez hale gelmesi pek tabi mümkündür. Bu durumdaki eşin zinaya dayalı değil de genel boşanma sebebine dayalı olarak dava açması yerinde olacaktır.

Zina Eyleminin Affedilmesi

Zina Sebebine Dayalı olarak boşanma davası açma hakkını ortadan kaldıran “af”fın illa ki açık şekilde yapılması gerekli değildir. Af örtülü olarak da yapılabilir. Örneğin zina eylemini öğrenen eşin kendi rızası ile kabullenip aynı konutta kalmaya devam etmesi bir af iradesi olarak kabul edilebilir.

Af iradesi bir şekil şartına bağlı değildir. Yazılı yapılabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir hatta iradenin açık olmak zorunda olmadığını örtülü olarak da yapılabileceğini belirtmiştik.

Af ancak zina eylemi gerçekleştikten sonra yapılabilir. Yani bir eşin diğer eşe kendisini aldatması halinde affedeceğini bildirmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi genel ahlak kurallarında da korunması mümkün değildir. Bu nedenle peşin olarak zina affedilemez.

Zina eylemi yanında bir ceza şikayeti de varsa ve eşin ceza şikayetinden vazgeçmiş olması zina eylemini affettiği şeklinde yorumlanamaz.

Zina Dayalı Boşanma Davası Açma Süresi

Medeni Kanun 161/2 de“Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.” Düzenlemesine yer verilmiştir.

Dava açma hakkına ilişkin sürenin nasıl hesaplanacağı son derece önemlidir.

Eğer 5 yıllık  hak düşürücü sürenin içerisinde zina edilen eş zina eylemini öğrenmişse 6 aylık dava açma hakkı ÖĞRENME TARİHİNDEN başlar.

Uzun hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre ise ZİNA EYLEMİNDEN itibaren  başlar.

Birden Fazla Zina Eyleminde Hak Düşürücü Süre

Zina eden eş bu eylemi birden fazla kere yapmış ise diğer eşin dava açma hakkına ilişkin 5 yıllık süre SON ZİNA EYLEMİ tarihinden başlar.

Devam Eden Zina Eyleminde Süre

Zina eden eşin bu eylemi uzun süredir yapması ve bu eylemin devam ettiği durumlarda diğer eşin dava açma süresi eylem sonlanmadığından hak düşürücü süre de başlamaz. Bu durumda eş devam eden zinaya dayalı boşanma davası açabilir.

Zina Eyleminin İspatında Kullanılabilecek Deliller

Kişinin Gebe Kalması

-Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklara Yakalanması

-Fotoğraflar

-Otel Kayıtları

-Soruşturma Kayıtları varsa kesinleşmiş hükümlülük kararları

-Tanık Anlatımları

-Hukuka Aykırı Yolla Elde Edilmeyen görüntü ve ses kayıtları

**TMK 184. Maddesinde boşanma davalarında tarafların ikrarının hakimi bağlamayacağı ve  tarafların yemin deliline dayanamayacağı düzenlenmiştir.

          Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

          Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlama

Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemelerinde görülür. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bir Kanun kapsamına giren dava ve işlere Hakimlerve Savcılar Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince aile mahkemesi sıfatıyla bakılır.

TMK 161.maddesine göre boşanma davalarında yetkili mahkeme

Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi

Ve ya

Davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA ZİNAYA DAYALI BOŞANMA DAVASI

***EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN ÜÇÜNCÜ KİŞİ İLE BİRLİKTE OLMA İDDİASINA DAYALI TAZMİNAT İSTEMİ ***

“…Dava; evlilik birliği devam ederken, üçüncü kişi ile birlikte olma iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Olayda, eş olmayan davalı yönünden fiilin hukuka aykırılık şartı gerçekleşmemiştir.Müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin de uygulanması mümkün değildir. Birden fazla kişinin ortak kusurlu davranışları nedeniyle bir zarara yol açmaları durumunda müteselsil sorumluluğun söz konusu olacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda sorumluluğa gidilebilmesi için, aldatan eş ile birlikte olan davalının fiilinin de hukuka aykırı olması gerekir. Davalının dava dışı eş ile birlikteliği şeklindeki davranışı, aldatılan eş yönünden haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceğinden müteselsil sorumluluk esasına göre de sorumluluğuna gidilemez.

Aldatılan eş yansıma yoluyla zarara uğradığını da iddia edemez. Zira, üçüncü kişinin aldatan eşe karşı herhangi bir hukuka aykırı eylemi ve verdiği herhangi bir zarar bulunmadığından, yansıma yoluyla istenebilecek zarar da sözkonusu olamaz.

Fiilin emredici bir norma değil de sadece ahlaka aykırı olması durumunda, sorumluluğa gidilebilmesi için, failin zarar görene zarar verme kastıyla yani somut olayda, davalının davacı aldatılan eşe bilerek ve isteyerek zarar vermeyi amaçlamış olması gerekir. Sadece birlikte olduğu eşin evli olduğunu bilmesi bu tür sorumluluk için yeterli değildir.

Mahkemece; bozma ilamına uyulması ile meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnalarından olan ve yukarıda anılan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/07/2018 tarihli ve 2017/5 E. – 2018/7 K. sayılı kararı uyarınca evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddi yönünde karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekir…”

(T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1011 K. 2019/2823 T. 15.5.2019)

***KOCANIN BİR BAŞKA KADINLA HALEN YAŞIYOR OLMASI ***

 “…Davalı-davacı kadın, kocanın başka kadınla yaşadığı iddiası ile zina sebebine dayalı boşanma davası açmış, ( TMK.md.161 ) mahkemece, davanın 6 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçe gösterilerek istek reddedilmiştir. Mahkemece, davalı-davacı kadının en geç 01.03.2011 tarihli karşı dava dilekçesi tarihi itibariyle zina olgusunun öğrenilmiş olduğu, buna göre de, 30.01.2012 tarihli zina sebebine dayalı birleşen boşanma davasının 6 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı kabul edilmiş olmasına rağmen; davalı-davacı kadının tanıkları kocanın başka kadınla yaşamaya devam ettiğini beyan ettikleri gibi, davalı-davacı ( kadın ), kocanın birlikte yaşadığı H. adlı kadından 10.07.2012 tarihinde S. D. isimli bir çocuğun doğduğuna ve kocanın tanıması nedeniyle 17.04.2013 tarihinde nüfusa tescil edildiğine dair nüfus kayıtlarını sunmuştur. Davalı-davacı ( kadın )’ın tanıklarının beyanı ve kocanın evlilik dışı doğan çocuğun doğum tarihi nazara alındığında, kocanın zina eylemini sürdürdüğü, çocuğun doğum tarihine göre H. isimli kadınla yaşadığı, kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının süresinde olduğu, bu nedenle bu davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine hükmedilmesi doğru olmamıştır. “

 (Y2HD,15.12.2014, E.214/26168,K.2014/25672 )

***ZİNANIN İSPATI İÇİN DİKKAT EDİLEN DELİLLER***

“…Tüm dosya kapsamı ve toplanan delilerden; davacı-karşı davalı kadının tanık beyanları ile hatta bir kısım davalı-karşı davacı erkeğin kendi tanık beyanlarından da görüldüğü üzere, davalı-karşı davacı erkeğin başka bir kadınla beraber olduğunu kabul ettiği ayrıca başka bir kadınla farklı zamanlarda el ele dolaşırken, başka bir zamanda otelde, ayrıca muhtelif zamanlarda öpüşürken görüldüğü, kendi tanığına zaman zaman ilişki yaşadığı kadının evinde kaldığını beyan ettiği, otomobilinin dahi gayrı resmi birliktelik yaşadığı kadının otoparkından çıktığı, davacı-karşı davalı kadın tanıklarınca da erkeğin bu kadınla beraber yaşadığının bilindiği, tüm bu anlatılanlarla birlikte davacı-karşı davalı kadın tarafından dosyaya sunulan fotoğraflar, otel rezervasyon kayıtları ile mail yazışmaları da dikkate alındığında davalı-karşı davacı erkeğin zina eylemini gerçekleştirdiğinin sabit olduğu ve böylelikle davacı-karşı davalı kadının zinaya dayalı boşanma davasını da (TMK m. 161 ) ispatladığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-karşı davalı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161 ) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi usule ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2018/6226K. 2019/2588T. 12.3.2019

*** KADININ BAŞKA BİR ERKEKLE AYNI EVDE KALMASININ ZİNA İÇİN YETERLİDİR.***

“…Mahkemece erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin (TMK m. 161) reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerle, kadının başka bir erkekle birlikte aynı evde kaldıkları anlaşılmaktadır. Zina olgusu ispatlanmıştır. Davalı-karşı davacı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin (TMK m. 161) kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2018/3397K. 2019/2071T. 4.3.2019

***BOŞANMA DAVASINDA İSTENEN MANEVİ TAZMİNAT ***

“…Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı erkek yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”

***HERBİR BOŞANMA SEBEBİ İÇİN AYRI AYRI TAZİNATA HÜKMEDİLEMEYECEĞİ TEK KUSUR DEĞERLENDİRMESİ YAPILMASI GEREKLİLİĞİ***

“…Boşanma davalarında tarafların kusurlu davranışları değerlendirilip boşanmaya sebebiyet veren vakıalara göre taraflardan her birinin kusur durumu belirlenip tek kusur belirlemesi yapılarak, kusurun derecesine göre tazminata hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, kadın yararına bir kez maddi ve manevi tazminata ( TMK 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davasının kabulüyle verilen tazminatlara ek olarak, zinaya dayalı boşanma kararı nedeniyle ek tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2018/7259K. 2019/754T. 7.2.2019

*** AFFEDİLEN TARAFIN AFFA UĞRAMIŞ EYLEMLERİNİN KUSUR OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ ***

“…Mahkemece yapılan yargılaması sonunda, davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuksal sebebine dayalı açtığı davanın reddine, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı açtığı boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı kadının açtığı boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Hükmün gerekçe kısmında, tarafların her ikisinin de eşit kusurlu olduğu, evlilik birliğinde olması gereken güven ve sadakat yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ancak davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalıyı affetmesi ve bir araya gelerek aynı konutta ortak yaşama devam etmeleri nedeniyle davalı-karşı davacı kadının davasının reddine karar vermek gerektiği ve tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi nedeniyle her iki taraf lehine de maddi-manevi tazminata hükmedildiği belirtilmiştir. Mahkemece hem davalı-karşı davacı kadının davacı-karşı davalı erkeği affetmesi nedeniyle davasının reddine karar verilmiş, hem de evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün gerektiği belirtilerek kendi içinde çelişki yaratılmıştır. Bu bakımdan gerekçe kendi içinde çelişkili olup gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2018/7257K. 2019/228T. 16.1.2019

***EVLİ ERKEKLE CİNSEL BİRLİKTELİK YAŞAYARAK VİDEO KAYDINI  DİĞER EŞE GÖNDEREN KADININ MANEVİ TAZMİNAT ÖDEMESİ GEREKLİLİĞİ***

 “…Somut olayda; davalının, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde cinsel birliktelik kurduğu, bu birlikteliklerine ilişkin video kaydının davacıya gönderildiği sabittir. Davalının bu eyleminin davacıyı aşağılayıcı, küçük düşürücü nitelik taşıdığı ve kasten iletildiği kabul edilmelidir. Her ne kadar mahkemece davalının eyleminin davacının kişilik hakkına zarar verecek mahiyette olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiş ise de, davalının söz konusu videonun davalı tarafından davacıya gönderilmesi haksız ve incitici niteliktedir. Bu nedenle, davacının kişilik değerlerinin haksız biçimde ihlal olunduğunun kabulüyle davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle manevi tazminat istemlerinin tümden reddedilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir…”

T.C.YARGITAY4. HUKUK DAİRESİE. 2015/15032K. 2019/35T. 14.1.2019

*** YALNIZCA ZİNA SEBEBİNE DAYALI OLARAK BOŞANMA DAVASI AÇILMASI KARŞISINDA GENEL SEBEPLE BOŞANMAYA KARAR VERİLEMEZ***

“…Davacı erkek, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde gösterilen zina hukuki sebebiyle boşanma isteminde bulunmuştur. Davacı erkeğin genel boşanma sebebine (TMK m. 166/1) dayalı bir talebi bulunmamaktadır. Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1)…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2017/388K. 2018/12347T. 5.11.2018

***YALNIZCA GENEL BOŞANMA SEBEBİNE DAYALI OLARAK AÇILAN BOŞANMA DAVASINDA ZİNA SEBEBİNE DAYALI OLARAK BOŞANMA KARARI VERİLEMEZ***

“…Davacı kadın dava dilekçesinde TMK.161. maddesinde yer alan zina hukuki nedenine dayalı boşanma davasından bahsetmemiş, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarından da bahsetmek sureti ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuştur. Davacı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde yer alan zina hukuki nedenine dayalı bir davası bulunmadığı gibi usulüne uygun olarak yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır. Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1). Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, zina hukuki nedenine dayalı usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığı halde, aleyhine kesin hüküm oluşturacak şekilde “TMK.161. maddesi sebebine dayalı boşanma isteminin reddine” karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2017/18K. 2018/11820T. 23.10.2018

***EVLİLİK DIŞI DOĞAN ÇOCUĞUN TANINMASI ZİNANIN İSPATI İÇİN YETERLİDİR. ***

“…Mahkemece, davacı-davalı erkeğin zina eyleminin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davalı-davacı kadının zina (TMK m.161) hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı erkeğin, evlilik birliği devam ederken, …..’da davet ve eğlencelere … isimli kadınla el ele katıldıkları ve buradan birlikte ayrıldıkları, yine tanık ….ile telefon konuşmaları sırasında davacı-davalı erkeğin tanığa imam nikahlı eşinin selamı olduğunu söylediği, diğer yandan nüfus kayıtlarından davacı-davalı erkeğin 28.12.2017 tarihli tanıma senedi ile evlilik dışı doğan çocuğu tanıdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı-davalı erkeğin zina eyleminin ispatlandığının kabulü gerekir. O halde, davalı-davacı kadının zina hukuki sebebine (TMK m.161) dayalı boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”

*** CEZA DOSYASINDA ERKEĞİN EVLİLK DIŞI KADININ EVİNDE OLDUĞUNA İLİŞKİN FOTOĞRAFLARIN BULUNMASININ ZİNA İÇİN YETERLİ OLMASI***

“…Davacı kadın öncelikle zina (TMK m. 161), kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece erkeğin başka bir kadınla yaşadığı duygusal ilişkinin güven sarsıcı boyutta olduğu zina boyutuna varmadığı gerekçesiyle kadının zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinin reddine, TMK 166/1. maddesi uyarınca ise davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının tanık beyanları ve özellikle dosya içerisine yansıyan … 5.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/223esas sayılı dosyasında yer alan 16.03.2015 tarihli bilirkişi raporunun içeriği ve ilgili mahkemenin kararı incelendiğinde; davalı erkeğin evli olan bir kadının evinde olduğunu gösteren fotoğrafların olduğu, dosyamız davalısı erkeğin diğer kadının eşinin şikayetiyle konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza aldığı, tanık beyanında da belirtildiği üzere erkeğin aleyhine uzaklaştırma kararı verildiğinde bu kadının yanında kaldığı gerçekleşen bu durumlar karşısında erkeğin bir başka kadınla birliktelik yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı erkeğin zinası ispatlanmıştır. O halde, kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2017/4249K. 2018/11761T. 23.10.2018

*** DAVA AÇILDIKTAN SONRA  MEYDANA GELEN OLAYLAR KUSUR BELİRLEMESİNDE DİKKATE ALINAMAZ***

“…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden ve özellikle de, 04.07.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile kadın vekilinin 14.10.2014 tarihli beyan dilekçesinden, tarafların dava tarihinden sonra yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirdikleri, ıslah dilekçesi ile dayanılan zina fiilinin ise davanın devamı sırasında tarafların bir araya gelmelerinden sonra gerçekleşen bir olaya ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davanın devamında taraflar arasında evlilik birliği yeniden tesis edilmesi sebebiyle, tarafların eldeki davadan önce gerçekleşen karşılıklı kusurlu davranışlarının taraflarca affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekli olup, kusur belirlemesinde dikkate alınması mümkün değildir. Her dava açıldığı tarihteki koşullara tabi olup dava tarihinden sonra meydana gelen olaylar eldeki boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu sebeple, davacı ıslah yoluyla, dayandığı vakıaları değiştirebilir veya davaya yeni vakıaları dahil edebilir ise de, eldeki boşanma davasının devamı sırasında işlendiği iddia olunan zina fiilinin veya başkaca bir kusurlu davranışın ıslah yoluyla olsa dahi eldeki boşanma davasında davalı erkeğe kusur olarak yüklenmesi ve davanın bu sebeple kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan sebeplerle, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2017/198K. 2018/11592T. 22.10.2018

***OTEL ODASINDA ÇEKİLMİŞ MÜSTEHCEN FOTOĞRAFLARIN ZİNA İÇİN YETERLİ OLDUĞU ***

“…Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…”

*** KOCANIN EŞİ DIŞINDA BİRİNİ EŞİ OLARAK TANITMASI ZİNA İÇİN YETERLİ OLDUĞU ***

“…Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, davacı-karşı davalı erkek ile dava dışı S.O. isimli kadının mahkemeninde kabulünde olduğu üzere beraber tatile gittikleri, sosyal ortamlarda bu kadını eşi olarak tanıttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir. O halde davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…”

*** ORTAK ÇOCUĞUN TANIKLIĞI VE DİĞER DELİLLER BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE ZİNANIN İSPATLANMIŞ SAYILMAIS GEREKTİĞİ ***

“…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davacı-karşı davalı kadın, evlilik devam ederken, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı,…… isimli şahısla mutad sayıdan fazla telefon görüşmeleri ile mesajlaşmalarının olduğu, tanık olarak dinlenen ortak çocuk tarafından da belirtildiği üzere, cinsel birleşmenin gerçekleştiğine delalet eden mesajlaşma içeriklerinin açığa çıktığı, kadının bazı günler eve gelmeyerek eve gelmeme nedeni, nerede kaldığı hakkında bilgi vermekten imtina ettiği gibi bu konuda yalan beyanda bulunduğu, bu durumunda tanık beyanlarınca açıkça ifade edildiği, ayrıca ….isimli şahısla alkollü mekanlarda samimi şekilde göründüğü, bu durumunda eşinden gizlenmesi için bu hadiseye şahit olan tanıklarla görüştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir. O halde davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…”

T.C.YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2017/1870K. 2018/7294 T. 5.6.2018


Avukat Asilcan Tuzcu Hukuk Bürosu

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Asilcan Tuzcu’ya aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Soru ve Yorumlar İçin Uyarı

Hukuki sorunlara dair her türlü görüş, yorum ve sorularınız bize iletmek için tıklayın.